4 Ekim 2014 Cumartesi

Esirgenenler













bir insan daha ayrılır dünyadan,
ve bir savaş yankılanır umutsuzluğun aşılmaz duvarlarında.
kimsenin kimseye selam vermediği, ufacık bir bakıştan sakındığı kısa yolculuklarda
yankılanır sahte mi sahte gülümsemeler.
her taraf siyah, her yer gri betonlarla doluyken,
bir toprak kokusu bile, huzursuzluk içinde
esirgenir insanoğlundan..

bir insan daha her şeyini bırakır gider,
ve bakışlardaki solgun ifadeler, yalnızca çocuklarda görülen saf durgunluk.
kimseden kimseye miras kalmayan o yeşiller durur arkada.
dünyayı çevreleyen sessiz bir sis kokusu çıkmaya başlar geceleri.
öylesine acımasız insanlar, öylesine kendilerinden uzak bedenler,
bir köprü altında düşünebilmesi, gülümseyerek yaşayabilme arzusu
esirgenir insanoğlundan..

bir insan daha karanlığa yürür elleri ceplerinde,
ve gözlerde, o rengarenk duygular, yüreklerde o rengarenk yaşlar,
nerden geldiği belli olmayan o garip ağıtlar
eller titrememeye başlar, saçlar dökülür ardından karanfillerin,
bir senfoni orkestrasının edasıyla başlar taklit masallar,
yaşamın kırıntılarının bile asilce saklanması,
esirgenir insanoğlundan...