27 Mart 2016 Pazar

Bitiriş

Yalnızlaştıkça insan, yüreğindeki kuşlar bir bir ölürmüş derler.O kuşların yerleri bir bir boşalır ve fark etmemeye başlarsınız hiçbir şeyi. Gözlerinizi dikip saatlerce daldığınız zamanlar, notalarda anlam bulup notlardan bıktığınız anlar.. Gözleriniz bir tutam şekerin çayda erimesini izlemekten başka bir şey yapamaz. Kafeine boğulursunuz, filmlere boğulursunuz, nefes alır yine boğulursunuz. Uyku felci gibi durumunuzdan haberdarsınız fakat dokunamazsınız düşüncelerinize, kayıp giderler.  Daldıkça derine dalarsınız ve dibi görmeye yakınken, boş boş adımlamaya başlarsınız şehrin sokaklarında. Bir gün ansızın yürürken kafanızı kaldırdığınızda gökyüzüne ve anladığınızda yalnızlığınızı, o an, biter. Güvercinlerin yuva yaptığı, astronotların evler kurduğu ve milyarlarca kilometre uzaklıktaki noktasal cisimlerle dolu gökyüzüne selam verdiğiniz o an,
biter.

Her soluduğunuzda nefes almaktan nefret ettiğiniz dumanlar, her gördüğünüzde kör olmayı dilediğiniz insanlar ve anlarınızı mahveden o mesajlar. Bir bir üzerinize gelir etten duvarlar ve o ünlü mutluluk tablosuna daha da bir hayran şekilde baktığınızı fark edersiniz. Hayallerinizin sizden alındığı, cepleriniz boş, karnınız aç gezdiğiniz zamanları düşündükçe ağlamak istersiniz fakat aksine, tek bir damla dökülmez gözlerinizden, yalnızca boğazınızda bir düğüm. Ardından bir gün, yıldızlara baktığınızda, o küçük noktaların hala bir umutla ışık vermesine ithafen gözlerinizi kapatır ve hissedersiniz. Tekrar oksijen almak, tekrar gözlerini açmak, aşık olmayı dilemek. Yalnızca ufak bir noktanın sizlere bahşettiği gram gram artan heyecanlar...
Hepsi, biter.
Ya nasıl?

Her son bir başlangıç mıdır?