27 Haziran 2013 Perşembe

Ben Bir Çocuğum














Ben bir çocuğum
Sokaklar boş, görebiliyorum.

İnsanlar aç, susuz ve kimsesiz…
Her yerde kin, her yerde savaş.
“Neden böyle burası?” diyorum, cevap yok.
Hey, beni de dinleyin, bana cevap verin:
“Neden!”


Suçsuz bir çocuğum ben yalan dünyada
Elindekiyle yetinebilen sonuna kadar,
Sabırlıyım, beklerim...



Susuz bir çocuğum ben ölümlü yaşamda…
Farkındayım ben ölümün,
Farkındayım acı yaşamın..
Etrafım kan gölü, biliyorum!
Olmasaydı bunlar demek yetmemiş asla
ve yetmeyecek, anlıyorum…
Ben ağlayan bir çocuğum
Çocuklar da düşünür, bilmez misin büyüğüm?
Büyümek istemiyorum,
Büyümek anlamsız geliyor.
Büyüyüp de 'savaşmak' istemiyorum…
Barışa susamış bir çocuğum ben
Ama asla umutsuz değilim!
Elbet düzelecek dünya, hissediyorum…


Unutmayın beni, bana sahip çıkın,
Ben, bir çocuğum!

Kırılma Noktası

  Her şeyin sizi sıkmaya başladığı o kırılma noktası vardır.Birkaç olay olur, kendinizi tutarsınız.Daha ne kadar dayanabileceğinizi test etmek istersiniz.Her şey üst üste gelse bile kaçmak istersiniz sorunlarınızdan.İşaretler ararsınız dünyadan, arkadaşlarınızdan, belki de Tanrı'dan..

  Tüm bu sabır, bir seviyeye gelince dayanamazsınız artık.Her şey; eski anılarınız, yeni sorunlarınız, hüzünleriniz, aşklarınız, sizi terk edenler, aldatanlar başarısızlıklarınız bir anda karşınıza çıkıverir.Kaybettiğiniz tüm o savaşların galipleri, birleşip size karşı olurlar. Gözleriniz dolar, elleriniz titrer.Ne kadar umutsuz olduğunuzu düşünürsünüz.Bir ayna vardır karşınızda.Size kim olduğunuzu gösteren.Kırılma noktasında kırılabilecek bir aynada kırılmış ruhunuza bakarsınız korkusuzca. Sizi öldürmeyen şeyin güçlendirdiği sözüne güvenirsiniz.Kelimeler güvenilmezdir oysa, herkes söyleyebilir... Çığlık atmak, ya da sessizce oturmak. Karar sizin, her
şeyi karşınıza aldığınız gibi yepyeni bir sayfa açmak zorunda olduğunuzu bilirsiniz.Asla size bir işaret gelmeyecektir.Asla hayatınız bir anda değişmeyecek, asla pazartesi başladığınız o değişimi tamamlayamayacaksınız.

‎"Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. 
Şimdi başla! 
Şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla... "
                                                         *Aldous Huxley 

  Madem kırıldınız, madem ki farkına vardınız hayatınızın, o halde kendinize gelmek zorundasınız. Doğru zamanı ya da işareti beklemeyin. Kelimelerin anlamsız olduğu dünyadan realizme dönün ve gerektiği yerde gerektiği harfleri bir araya getirmeye bakın. Üst üste gelen kırılma noktasını alın, değiştirin ve bir milat yapın..
Siz, başarabilirsiniz !



25 Haziran 2013 Salı

Büyük Patlama

Her şey büyük bir patlamayla başladı..
O zamanlar, ikimizde birer toz zerresinden ibarettik.
Kapladığımız alan oldukça küçüktü,sonsuz evrene kıyasla
Biz evreni sonsuz bilirdik,
Ama aşkımızın sonsuz olacağını…
Kim bilebilirdi?

Her şey büyük bir patlamayla başladı…
Bir zamanlar, biz de bilmiyorduk kendimizi
Kullanamıyorduk aklımızı.
Sonra bir şey oldu, aşkı bulduk,
Ben sana ulaştım, sen bana…
Niçin bekledik biz bin yıllarca?

Her şey büyük bir patlamayla başladı…
Kimsesiz olduğumuzu fark etmemize rağmen,
Milyarlarca yıl aradık birbirimizi bilmeden.
Tarih başladı, biz tarihi geçmiş bilirdik
Ama aşkımızın tarih olduğunu,
Nerden bilebilirdik ki…?

Her şey büyük bir patlamayla başladı…
Savrulan tanecikler, yaratmaya başladı bizi
Ve devam etti bu süreç yavaşça.
Biz zamanı yavaş bilirdik.
Birlikte zamanın bu kadar hızlı geçeceği,
Nasıl bilinebilirdi ki?

23 Haziran 2013 Pazar

Beynin Düzeni

Uyandığınızda fark edersiniz. Rüya ne de karışıktı öyle. Fakat rüya esnasında işlerin hiç de öyle olmadığı apaçık bellidir. Uyandıktan sonra ne kadar karışık görünürse görünsün orada her zaman bir düzen vardır. Uyanıkken bu düzeni anlamazsınız. Ancak beynimiz tamamen düzenli ve sistemli çalışan bir organ olduğundan rüyalarımız da karmaşıklığının içinde bir düzen gösterir.

Örneğin odanız dağınık olduğunda anneniz her şeyin ne kadar da karışık ve düzensiz olduğunu söylemek için odanıza uğrar. Fakat sizce öyle değildir ve her şey gayet de yerinde görünüyordur. Her şeyi anında o karmaşıklığın arasından çıkarabilirsiniz çünkü onu siz yarattınız zaten. Sizin yarattığınız bir dünyada nasıl bir şeyleri bulamazsınız ki? Bunun yanı sıra fark ettiğim artı bir özellik var. Hiç rüyanızda bilmediğiniz yabancı bir dilde konuştuğunuz oldu mu? Mesela ben Fransızca bilmiyorum ama daha önce rüyamda Fransızca konuşmuştum. Bu ters düşüyor cümlelerimle. Bir yerlerde cümleleri duymuş olmalıyım ve bilinçaltım bunu saklamış olmalı. Rüyalarıma da sürpriz olarak giriş yapmış. Muhtemelen bilinçaltımızı incelemek için standart beyin aktivitelerinin dışında tutmak gerekiyor.


Ne olursa olsun, beynimiz sıra dışı bir organ. Onca karmaşıklığa rağmen düzeni sağlayabiliyor. Onca imkansızlığa rağmen bizi hayata bağlayabiliyor. Yepyeni dünyalar yaratabiliyor. Görmemizi, duymamızı, hissetmemizi, koku almamızı ve tat almamızı sağlıyor. Her şeyden önce bizi biz yapıyor beynimiz ve bunu daha da geliştirmemiz gerekir. Hiç yoktan bile bunları yapabiliyorsak, daha büyük çoğunluğunu keşfedemediğimiz beynimizi tam kapasite ile çalıştırabilirsek neler yapacağımızı kim bilebiilr?

22 Haziran 2013 Cumartesi

Öyle Bir Aşksın

Öyle bir güneşsin ki…
Bakmasam olmuyor, baktıkça köreliyorum.
Kendimi alamıyorum canım,
İçimi ısıtıyorsun, sensiz üşümeye mahkûmum…

Öyle bir hayalsin ki…
Asla sana ulaşamıyorum.
Düşlerimden dışarı fırlıyorsun sanki
Bense sınırsızca düşlüyorum bedenini aklımda…

Öyle bir ateşsin ki…
İçimde yanan alevden bi farkın yok.
Söndüremiyorum istesemde
Yakıyorsun ruhumu, haberin yok.

Öyle bir rüzgârsın ki…
Benliğimi uçuruyorsun bedenimden
Umutsuzca aranıyorum
Karşıma çıkansa uğultulu narin sesin…

Öyle bir acısın ki…
Tatmadan alınmıyor hislerin.
Yakıyor, bitiriyorsun duygularımı

Tutunamıyorum karşında duygularıma

Okuyucuya Sesleniş - 1

Ben kafası karışık biriyim.Sadece bilgisayarın önünde durmuşum, hayatlarımızdan kesitlerden bahsediyorum.Buna da başlayalım şöyle;
Herkes bildiğin gibi be, kimse değişmiyor aslında.Olduğu neyse o.Sen de öylesin. Ne kadar inat edersen et, yaptığın şeylere devam edeceksin içten içe.Monotonluğun aynen devam edecek.Kim mutluysa o sağlam kalacak, aşık olmadan yapamayacaksın sende, mutlu olmak için o aşkı arayacaksın fakat hayat sana yeterince şans vermeyecek, ya da kullanamayacaksın bu şansları. Her şeyin bittiğini sandığın o hüzünlü anlarda göreceksin birini, vurulacaksın ama belki sadece o anlık olacak. Her şey bu kadar kötü gitmek zorunda mı ki?Bir gün iyi geçecek, bir gün kötü. Öyle olmasını istemediğin o kadar çok şey olacak ki.. Zaten var. Bir düşün bulacaksın..İstesen değiştirebileceğin ama istediğin halde değiştiremediğin şeyler yok mu?

Bir gün, dolunay tepede seni aydınlatırken, inadına karanlığa çekecek seni duyguların. Kötü hissedeceksin, ağlayacaksın belki de ama hayat böyle işte.Düşünmek... Dünyanın en iyi şeyi belkide.Peki düşündüğün için kaybettiğin insanlar ne olacak? Ya kaybetmeseydim, ya düşünmeseydim cümlelerinin pişmanlığıyla geçirdiğin günler? Bunları kim geri getirebilir ki? Orada durmuş bu yazıyı okuyorsun. Üzerine düşünmek istemediğin konular belkide.Düşünmekten korkuyorsun.İnsan hayatını korkarak geçirmek, alabileceğin kararların tamamının sonucunu dehşete sürükler. Senin de kuş cıvıltılarını saatlerce dinlemeye hakkın var.Senin de hata yapma ve sonuçlarına katlanma hakkın var ama durup beklememelisin yoksa elindeki her şey kayıp gidebilir.Risk almalısın."En iyisine sahip olabilmek için en kötüsüne katlanabilecek misin?" Bu riski alabilmek cesaret gerektirir.Cesaret korkaklık değildir.Cesaret korkuları bilmene rağmen o riski alabilmektir.

Ben kafası karışık biriyim.Sadece bilgisayarın önünde durmuşum, hayatlarımızdan kesitlerden bahsediyorum.Onlarca yazı yazıyorum ama siliyorum hep.Sadece iyileri yayınlıyorum ancak bu değişmek üzere.Benim yazılarımı okuyorsanız beni anlamaya çalışmalısınız ve bunun en iyi yolu her yazımı okumanız.Bu sıralar bir çok hata yapıyorum ve olgunlaşmak buna deniyor sanırım.Önümde bir yaz tatili uzanıyor ve biraz daha risk almanın zamanı geldi diye düşünüyorum.Sonuçları ortada değil mi risk alanların? Fakat tek bir konu değil, tüm hayatım konusunda marjinal denebilecek kararlar almalıyım. Elbette düşünerek ve mantıklı bir şekilde. Ben mutlu olmak için yazmıyorum, ben yazdığım için mutlu oluyorum. Okuyan herkese teşekkürler...