Fotoğraf: Michael Pederson |
ben gitmiştim kapıların ardına
tüm o bilinmezliğin arkasında
kapkaranlık gecelerin ürkek yansımalarında
yenilmeye çalışmıştım
kendimle baş başa bir savaşta.
ilk zamanlar böyleydi dünya
tüm o yanlış renklerin arasından bir bir adımlarken
görmemiştim önümü
hani sokakta bir çiçeğe rastlarsınız
asfaltın çatlağından cesurca çıkar yaşamaya.
oysa ne kadar önemliymiş çiçekler ve sokaklar,
bilememişim.
şimdi bir yol var
hatta birden fazla yollar var yürünecek
tüm o özlemeleri alıp çekebilecek
yasemin kokuları arasında
aşkın kırılganlığı peşinde
onu gözlemlemeye dair
ve bir şeyler yazma korkusundan kaçamamaya
özlemeye dair.
kim derdi ki orada olup bakacağım gökyüzünün altın çocuklarına?
eskitilmiş, hatta aldatılmış geçmişle birlikte
güzel günlere dair
tüm o bildiklerimi bilmemeye yemin etmişçesine
görmezden gelircesine
unutmak istercesine
unutulmaya yakın.
yanlış yapıyorsun be adam
dön kararlarından
kaç! yirmi birinci yüzyıl bekliyor seni
yeryüzü bekliyor,
hatta gökyüzü bekliyor.
gökyüzü hayal kırıklığına uğratılır mı hiç?
bu dünyada herkes
ama herkes
hayal kırıklığıdır kendince.
herkes kendi sessizliğine boğulmuştur
ve çok şey yazılmıştır
çok bardaklar kırılmıştır.
kırılmaktan öte
kendini bırakmıştır belki de.
kim bilir,
bir bardak olsaydım söyleyebilirdim bunu.
yapayalnız sessizlik içindeyken, hepinize.
ya da soluk bir çiçek gibi, kendime.
Bologna
07.11.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder