İnsan, sıkılmak konusunda oldukça
iyidir.Hiç bir şeyi beğenmez ve sıkılır.Fazlasıyla sıkılır.Gereği yokken,
amansızca sıkılır.Ne yapsa çare bulamaz.Çünkü yalnız olduğunun farkına
varmıştır.Onu hayata bağlayan tek şey umutlarıdır.Günler geçip giderken
umutlarından başka bir şey düşünemez.
Yalnızdır insan.Kimle olursa olsun
hisseder o yalnızlığı.
Bir mesaj bekler birisinden,
ya da çalsın diye bekleyerek telefonun başında
uyur.
Gözlerini kapattığı anda farklı
dünyalara varacağını bilerek uyumaya çalışır.
Geçip giden saatlerin, günlerin
anlamı yoktur.Sürekli geceyi bekler, uyuyabilmek adına.Bazı geceler uyuyamaz bile,
yalnızlıktan.
Kusmak ister
yalnızlıktan,sıkıntıdan.Kusamaz…
Ağlamak ister, ağlayamaz…
Oyalanmak ister, oyalanamaz…
Ölmek isterken ölemez ve yaşaması da
anlam ifade etmez.
O anda yaşamıyordur insan. Sadece,
vardır…
Varlığı kimse için anlam ifade
etmez.Sıkılmaktan da sıkıldığınının farkına vardığı gibi, içini açması için her
yolu dener.Ailesiyle zaman geçirir, olmaz.Yemek yer, olmaz.Telefon ya da
bilgisayar anlam ifade etmemektedir onun için.Böyle her yolu denedikten sonra
dışarı çıkmaya karar verir ve arkadaşlarıyla buluşur, görüşür.Bir nebze
azalmıştır sıkıntısı ama çare değildir bu.Dönünce, aynı monotonluğa da
dönmüştür…
Ve sonunda aşkı bulur insan.Tüm
sıkıntıları o tek bakışla geçebilmektedir.Sıkıntının yüreğine verdiği o amansız
koyuluğu, tatlı bir heyecan almıştır artık. Eski sıkıntılı günlerini, yalnız
günlerini hatırlar.Garip bir hüzün kaplar yüreğini..
Ağlar aşka sarılarak, ama mutluluğa
mı ağlar hüzne mi, bilemez kendisi de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder